Dünya edebiyatında, toplumsal ve tarihi olayların tamamını içine almakta olan bir kavram vardır. Geçen hiçbir zamanın bu kavramı unutturamayacağı ve çağ dışında bırakamayacağı gibi bir gerçek ile tarih boyunca yaşamış bulunmaktayız. “Emek” kavramı, tarihsel olaylardan ve genellikle dönem olaylarından hareketle meydana gelen bilim, sosyoloji ya da edebiyat gibi alanlarda pek çok kez karşımıza çıkmaktadır. Şüphesiz çağların ve zamanın şekillendiği tüm tarih boyunca emekler yalnızca paradigmatik olarak işlenmemiştir. Emek kavramı aynı zamanda dünya edebiyatına yön veren bir mevcudiyettir. Böylelikle günümüzde dahi hala karşımızda olan pek çok eser “emek” hakkında yazarların ve diğer dönem insanlarının yaptıklarını karşımıza çıkartmaktadır.

Dünya Edebiyatında “Emek” Kavramı

Emile Zola – Germinal

Emile Zola’nın Germinal romanı, birçok edebi metin arasında “emek” ve “emekçi” adını taşıyan eserlerdendir. Emekçilerin madenlerdeki olumsuz ve zorlu çalışma koşullarını, koşulların gerektirdiği gerilim ve zorunluluk ile birlikte yansıtmaktadır. Kimi zaman bir mücadeleye dönüşen bu yansıma, dünya edebiyatında yazarların emek kavramını nasıl ifade ettiğini ve gerçekliği satırlara nasıl aktardığını da göz önüne çıkartmaktadır.

Latife Tekin – Manves City

Latife Tekin’in bu romanında, gecekondu da yaşamakta olan cefakâr işçi kadınları ele alınmaktadır. Yazarın birçok eserinde yer verdiği emekçi kadın rolü böyledir. Bu eserde ise grev yapan kadınlar, göreve karşı görevlendirilen ve kendini sorumlu hisseden karşı bir kitle tarafından “kadın” denilerek aşağılanmaktadır. Bu direniş kadınlık ve emekleri için var iken, yine kadın oldukları için kırılmaya çalışılmaktadır.

Dünya Edebiyatında Emek Konulu Eserler

Robert Castel – Ücretli Çalışmanın Tarihçesi

Sosyal sorunların ortaya çıktığı ve bu sorunların dönüşümlerinin süreçlerini inceleyen bir eserdir. Bireylerin güvencesini sağlarken emek kavramının çarpıcı noktalarını da anlatmaktadır. Eser de sefalet ile imtihan eden milyonlarca emekçinin durumu işlenmektedir. Bu duruma ek olarak eserde her karakter kaybettiklerini geri kazanmayı hedeflemektedir.
Tarih boyunca emek vermek ile ücret almak kavramları yan yana sağlıklı bir şekilde görülemedi. Zaman içerisinde ise ücretlilik durumları sefil bir hâlden, ücretli bir toplum yapısına evrildi. Dünya edebiyatında emek ve toplum yapısının bu geçiş telaşına neden olan kitle gelişimleri toplumların dönemsel durumları ile birlikte ele alınmıştır.

Guy Standing – Prekarya Bildirgesi

Gerçek ve tam bir yurttaşlığın mevcut olması için kişilerin sosyal ve ekonomik hakları olması gerekmektedir. Her şeyden önce bu haklar yalnızca temel olan yaşama ve barınma hakları ile sınırlı değildir. Çalışma hakkı ile birlikte dünya edebiyatında yazarların sıkça yer verdiği emek kavramına dair haklar bütünleşmelidir. Yazar, Prekarya Bildirgesi’nde bu bütünleşmenin gerekliliğini oldukça net ve kavramsal bir açıklık ile anlatmaktadır. Bu bütünlüğün sağlanması için emek veren işçilerin işe alma süreçlerinin basitleştirilmesi gerekmektedir. İşçi istatistiklerinin iş koşullarına uygun olarak düzenlenmesi gerektiği gibi hayırseverlik kavramının yeniden marjinalleşmesi önerilmektedir. Bu önermeler dünya edebiyatında emek işçileri, dönem koşulları ve şartları ile gerekli haklara tabii tutulmaktadır.

 

By admin1